Yeni Essence Next Stop Summer Koleksiyonu

Mutlu Günler

Yazın gelmesiyle birlikte markalar rengarenk koleksiyonlarını bir bir çıkarmaya başladılar,  bunlardan biri de Rossmann'lar da satılan essence markası...

Tam genç kızlara  hitabeden çok renkli bir  koleksiyon olan next stop summer koleksiyonu cıvıl cıvıl renkleriyle insanı kendine çekiyor...

 

Henüz raflarda yerini aldı mı bilmiyorum ama gelir gelmez kısa sürede tükeneceğine eminim...

 

Gelelim koleksiyonda bana gönderilen ürünlere...

 

 

Bana gönderilen paketten iki adet ruj, far paleti, tırnak stickerı, yağ emici mendil, ve valiz süsleri çıktı, hemen fotoğraflayıp almak isteyenler için bloğa eklemek istedim, fotoğraflar çok istediğim gibi olmasa da  umarım size fikir bir verebilir.

 

 

Far paleti, bu sezonun favori renklerinden  leylak tonlarında  pigmentasyonlar gayet güzel ancak bir miktar tozutma sorunu var.

 

 

Ben artık bu probleme çok alıştığımdan sorun bile etmiyorum, ilk olarak göz makyajını yapıp daha sonra ten makyajına geçmenin mantıklı bir hareket olacağı kanısındayım. 

 

 

Rujların böyle göründüğüne aldanmayın, ısıyla renk değiştiren rujlardan, nemlendirmesi güzel, çok çok hafif renk veriyor, kokusu belli belirsiz, tam plaj için, ambalajları çok neşeli, sevimli, dedim ya tam genç kız işi:)

Hatta yeşil renginin  dudağımdaki görünümünü yukarıda görebilirsiniz, belli belirsiz, nemli, nemli duruyor,  mor rengi  biraz daha renk veriyor, yalnız oldukça kalıcı olduklarını söylemem gerekir, ertesi güne kadar dudağıma verdiği renk kaldı o derece...

 

Tırnak stickerlarını henüz denemedim ama onlar da çok neşeli görünüyorlar.

 

Yaz aylarının benim için vazgeçilmez ürünlerinden biri olan yağ emici mendiller, tam da  almayı düşünürken gelmeleri çok iyi oldu, ben her gün kullanıyorum bunları, yüzdeki fazla yağı makyajı silmeden bozmadan alıyor, ki bence yağlı ciltler için çok gerekli bir ürün, severek kullanacağım.





Seride olduğunu gördüğüm ama bana gelmeyen bence koleksiyonun en tatlı parçalarından bu ojelere bayıldım sizce de harika görünmüyorlar mı?


Koleksiyonda  bu ürünlerden başka bir lip balm olduğunu görüyorum, face and body kullanılabilen bir bronzer  ve  sun glow top coat olan bir ürün var ki çook merak ettim,  mutlaka deneyeceğim...

Sevgiler.

Selin kolonyalarıyla Hayatın Kokusu Yolculuğuna Çıktık...

 Mutlu Günler

 

Türkiye’nin ilk kolonyası Selin, doğadan gelen kokularla oluşturduğu “Hayatın Kokusu” adı verilen  yeni kolonya serisini gerçekleştirdiği ‘‘koku yolculuğu’’ etkinliğiyle  geçtiğimiz hafta bizlere çok tatlı bir etkinlikte tanıttı, elbette ki ben de oradaydım:)

 

 

 

  

 Ardıç, bahçe gülü, hanımeli, incir, lavanta ve sığla'dan oluşan  bu  kokular,  bizlerin anılarını tazeleyerek  küçük bir yolculuğa çıkardı. 

 

 

Bizi geçmişe götüren, güzel  anılarla  tekrar yüzleşmemizi sağlayan, çok keyifli bir kaç saat geçirdik birlikte...  

 

Yeni Kolonya serisini koku deneyimi tasarımcısı ve proje danışmanı tatlılar tatlısı  Cansu Şekular eşliğinde İKSV’de düzenlenen koku yolculuğunda gerçekten çok ilginç ve hoşumuza giden bir deneyim yaşamış olduk..

 

“Hayatın Kokusu” serisini çok ilginç bir mekanda, geçmişten günümüze değin uzanan hikayesiyle    aynı zamanda  deneyimleyerek ne olduklarını keşfetmeye çalışarak  oldukça enteresan bir gün geçirdik...

 

Türkiye'yi kolonya ile tanıştıran Süleyman Ferit Eczacıbaşı kökleri  çok eskilere, 1912 yılına uzanan Selin Kolonyası,  bu kez  “Hayatta her şeyin bir kokusu vardır, her şey unutulur, kokular asla…” sloganıyla her biri farklı bir anıyı temsil eden kolonyalar yaratmış... 

 

Deneyimlediğimiz kokular arasında  ben en çok Bahçe gülü'nü sevsemde  her kokunun  bir hikayesi var ve dinlemeye değer...

 

Ürünlerin şişeleri alıştığımız şekilde cam ve kolonyaların her birinin üzerinde yer alan  rakamlar farklı bir hikayeyi anlatıyor. 

 

Gelelim bu şahane kokuların hikayelerine; 

 

 

 

 

Favorilerimden bir tanesi olan, sizi  orman ferahlığa götüren Selin Ardıç 3767, Torosların 3767 metrelik zirvesini temsil ediyor, çok ferah bir koku,  Bahçe gülünden sonraki favorim ardıç oldu zira böyle taze ve serinlik veren kokular favorim...

 

 

 

 

 

En en en favori kokum işte bu! Gülün ve yemyeşil yapraklarının yağmur sonrasındaki kokusunu yaşatan  Bahçe Gülü 7, kokusunu  yediveren güllerinden ilham alıyor, bildiğiniz gül kokusu, içeriğinde sentetik hiç bir şey hissetmiyorsunuz, saf gül sanki, o kadar güzel ki...

 

Hanımelini kim sevmez? Çocukluğumuzu hatırlatmaz mı bu koku bize?  Nerede duysam hep çocukluğum gelir aklıma.... kolonya nın rakamı  19:00 ise, yazın habercisi olan hanımelinin kokusunu her akşam saat 19:00'da yaymasından esinleniyor. 

 

 

 

Gelelim İncir'e, İncir yaprağının bir elin parmaklarına benzeyen 5 ucundan ilham alan Selin İncir 5, taze yeşil yaprakların yazı hatırlatan kokusunu sunuyor, İncir tabiki herkesin sevemeyeceği bir koku ancak müptelaları olduğunu da duymadım değil, enterasan bu kokuyu almasanız bile mutlaka denemelisiniz bence...

 

 

Ahh lavanta kokusu, hangimizi iyi hissettirmez ki?  Ben en çok giysilerimin lavanta kokmasını seviyorum sanırım,  lavanta kokuları, 10 gramlık lavanta keselerini temsil eden Selin Lavanta 10 ile hayat bulmuş...

 

 

 

Gelelim Sığla ağaçlarını yaşatmaya adanmış bir koku olan  Selin Sığla'ya,  Fethiye’de nesli tükenmekte olan sığla ağaçlarının kokusunu yaşatıyor. Dünyada sadece Köyceğiz ve çevresinde orman oluşturan Anadolu’nun en eski ağaçlarından olan sığla'ların sayısı giderek azalıyor.  Selin, gerçekleştirdiği proje ile Migros’tan satın alınan her Selin Sığla kolonyası için oluşturduğu ormana yeni fidanlar dikiyor. Sadece Migros’ta satışa sunulan Selin Sığla kolonyası, tükenmekte olan sığla ağaçlarını koruyarak, bu eşsiz kokuyu ölümsüzleştirecek, üstelik kokusu da çok güzel benim Bahçe Gülü ve Ardıç dan sonra ki favorim Sığla oldu...

 

Selin yolculuğumuz sona erdi belki ama bu kokuları unutmayacağımız kesin, eee ne diyor Selin;

 

 

 Hayatta her şeyin bir kokusu vardır, her şey unutulur, kokular asla…” 

 

Sevgiyle Kalın...

 

 

 

 

 

 

Dr Onur Çukurluoğlu'nun Kliniğinde Gülme Çizgilerime Dolgu Yaptırdım:)

Mutlu günler,

Geçtiğimiz Günlerde Sevgili Emel Karaca'nın daveti ile ameliyatsız estetik ile ilgili bilgiler almak üzere Sevgili  Onur Çukurluoğlu'nun Levent'deki Lymphest Plastik Cerrahi kliniğindeydik.

 

 

Hem çok güzel vakit geçirdik hem de merak edilen aklımıza takılan bir çok konuda bilgi sahibi olduk.

 

Genç kalmayı hepimiz istiyoruz öyle değil mi? ama aynı zamanda doğal dursun, canımız yanmasın,  hiç belli olmasın, hemen normal hayatımıza dönebilelim, çok güzel olalım vs.vs.

Tüm klinik çalışanları çok tatlıydı, her biri bizimle fazlasıyla ilgilendiler, çok samimi bir ilgi olduğundan, her zaman böyle olduklarını anlamak benim için çok zor olmadı açıkçası:) Sevgili Onur Bey  tüüüm  sorularımıza içtenlikle cevap verdi, hem de hiç sıkılmadan, sorduğumuz soruların komikliğine  aldırmadan ki evet bazen komik sorular sorabiliyoruz:)

Kendisi çok ilgili  bir doktor, ilk ağızdan kişiye  fayda sağlayabilecek yada hiç faydası olmayacak  uygulamaları içtenlikle söylüyor,  kısaca kendisinin öz geçmişine bakarsak eğer; 

1977 yılında İzmir’de doğan Çukurluoğlu. İlk ve orta öğretimini İzmir’de tamamladıktan sonra 1995 yılında Dokuz Eylül Tıp fakültesine girdi. 2002 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi A.D.’da uzmanlık eğitimime başladı. 2009 yılında ihtisasını tamamlayarak Hatay Antakya Devlet Hastanesinde Mecburi Hizmetini yerine getirmek için çalışmaya başladı. Çalışma hayatı boyunca yurt içi ve yurtdışı toplantılarda bir çok sunum yapan Çukurluoğlu 2007 yılında ilk isim olarak sunduğu çalışma ile 29. Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kongresi Asistan Bildiri Yarışması Klinik Dal Birinciliği ödülünü almıştır. Mesleki ilgi alanları yüz ve maksillofasial cerrahi, mikrocerrahi estetik cerrahi ve invaziv olmayan estetik prosedürler olup bu alanlarda birçok uygulaması bulunan Çukurluoğlu, 2014 yılında Esteworld Pastik Cerrahi Hastaneler Grubundan ayrılarak halen kurucu ortağı olduğu Lymphest Plastik Cerrahi Kliniğinde görev yapmaktadır.

Gelelim benim yaptırdığım gülme çizgilerine uygulanan yanak dolgusuna; Yaş  ilerledikçe   kolajen üretiminin azalmasıyla birlikte maalesef yaşlılık çizgileri daha belirgin olmaya başlıyor, doğallığı yitirmeden yüzü daha genç  belli belirsiz bir ifade ile yenilemek gerekebiliyor, işte benim yaptığımda tam da böyle bir şey, Doktor beyin yüzüme baktığı anda bana önerdiği uygulama ile benim beklentim örtüşünce hemen korkmadan oturdum karşısına...

                          Öncesi                                                               Sonrası

İstediğim belli belirsiz ama doğal görünüm olması idi ve tam da öyle oldu, işlem sırasında ne bir ağrı ne de bir acı hissettim, hatta ne bir morluk yada kızarıklık, alerji  filan da olmadı, yeni hemen sonrasında normal hayatıma geri dönebildim...

 

                         Öncesi                                                     Sonrası

Gülme Çizgileri Yaşınızı Ele Verir!

 

Yaşın  ilerlemesiyle birlikte gülme çizgileri diğer bir adıyla nazolabial  çizgileri bence yaşı ele veren majör göstergelerden biri, benim de birinin yüzüne baktığımda en dikkat ettiğim şey, çünkü eğer buradaki çizgileriniz belirmeye başlamışsa 30 yaşınızı geçtiğiniz anlamına gelir, tabi bu benim düşüncem, gözlemim,  bana yapılan dolgu yaklaşık  bir yıl boyunca çizgilerimin hafif kalmasını sağlayacak, elbette etkisi azalarak devam edecektir diye düşünüyorum...

 

Ameliyatlı yada ameliyatsız estetik uygulamalara sıcak bakan ama doğal görüneni arzulayan biri olarak böyle ufak dokunuşlara hepimizin ihtiyacı var bence...

 

Uygulama sonunda oldukça mutlu bir şekilde ayrıldım  Onur Bey 'in yanından, etkisi geçtikçe düşünebileceğim bir uygulama oldu, zira malumunuz yaş ilerliyor, genç kalmak isteği geçmiyor...

 

Güzellikle kalın...

 

Afro Dalgası Saçlarımı Kestim!

Mutlu Günler

 

Kendime gerçekten inanamıyorum, zira yaklaşık bir ay önce yayınladığım videonun duyurusunu buradan yapmamışım!

 

 VİDEOYA GİTMEK İÇİN TIKLATIN

 

 

Sekiz hafta sonra o caaaanım Afro dalgası saçlarımı kendi ellerimle kestim, çıkarma işlemi yaklaşık 1 saat sürdü, tabi dökülen saçlarımla dökülmeyen saçlarım öyle birbirine girmişti kionların dolaşıklıklarını açmam da tam bir saatimi aldı...

Güzel bir deneyim oldu benim için, hala bu konuyla alakalı pek çok soru alıyorum, umarım bu son videoda sorularınızın cevaplarını bulabilmişsinizdir, eh hadi o zamaan merak edenleri videoya bekliyoruum:)

Kocaman sevgiler.